Saat:12:25
Ofiste durgun bir gün. Tarih çalışıyorum.Tarih dediğin hakikaten de tekerrürden ibaretmiş.Ders çalışırken birden çalışamadığımı farkettim. Radyoda çalan duygusal parçanın ve bir kapanıp bir açılan sıcak Ankara havasının etkisinden olsa gerek. Hava mı efkarlı yoksa ben mi? Sanırım ben:) Kankimin doğumu belki yarın belki yarından da yakın. Aklım ona gidiyor,eskilere... Nereden nereye... İnsan yarın bile ne olacağını kestiremiyor. Zaten asla,hayatta olmaz,imkansız vb. kelimeleri çıkardım hayatımdan. Anladım ki bu tür kelimeler tersi yönde hızlı ve derinden bir etki yapıyorlar.
Sahi bu hayat nereye gidiyor? Ben nereye gidiyorum? Nereye bilmiyorum ama bu gidiş gidiş değil:) Geriye bakınca (geriye bakıp geçmek lazım takılmak fena) farkediyorum ki hayatı hep gelişine yaşamışım ama gidişini düşünmemişim. Bazı şeyler için belki iyi ama kalan bazıları için maalesef fena:)
Hayat başkalarını düşünmekle,kendini ihmal etmemek arasında denge kurabilmekmiş bunu da şu genç yaşımda anlamış bulunmaktayım. İş anladığımı uygulayabilmekte:)
İçimi dökmek istedim döktüm işte aleni bir şekilde.... ;)
0 yorum:
Yorum Gönder